Elektronik Müziğin tarihi 1800’lerin sonları – 1900’lerin başlarına dayanmaktadır. Elektronik müziğin gelişimi ile beraber synthesizerler ve teklonoji alanındaki gelişmeler, özellikle 1970'ten itibaren müziğe çok önemli ölçüde yön vermiştir. İlk altın çağınıda 1980’lerde yaşamıştır. Synthesizer elektronik müziğin ve elektronik sesler üretmedeki en temel enstrumanlarından biridir ve belkide en çok tercih edilenidir. Synthesizerlar bugün çağdaş müzik, elektronik müzik ve popüler müziklerin vaz geçilmez enstrumanıdır. Synthesizerin diğer enstrumanlardan en büyük farkları sadece tek yada birkaç renge(tınıya) sahip olmamaları ve programlama şeklinize göre çok geniş bir spectrum ve frekans aralığıda sesler üretebilmeye olanak tanımaktadır. Akustik bir seside olmadığı için ses direkt olarak bir devre içindeki sinyal jenaratoru tarafından üretilir ve ancak bir amfi ve hoparlör aracılığıyla dinelenebilinir. Sonuç olarak dört şey çok önemlidir:
Dinlediğiniz odanın akustiği,
hoparlörün kalitesi,
sesi yaparkenki sentez tekniğiniz yani yarattığınız(programladığınız) ses tınısı(rengi)
ve sesi doğru konumlardırmaya bir yardımcı konuda miks bilgisidir.
İster dijital yada analog synthesizer olsun 40hz sinus'un iki ayrı alettede ürettiği şey aynıdır. Biri diğerine göre daha iyi yada kötü değildir. Öncelikli olarak synthesizeri incelediğimizde audio sinyal yolunda temel olarak osilator, mikser, filter ve vca bulunur. Bazı sistemler osc-wavefolder-vca yada osc-mixer-lpg yada osc-vca şekilde de kurulabilir. Enstrumanınız analog ise öncelikli olarak osilatörden itibaren kaç voltta yada kaç desibelde çıkış yaptığınız ve miksere kaç voltta giriş yaptığınızdan filter’a girip çıkarkenki seviyeniz bile tonunuzu ve ekolayzerinizi ciddi ölçülerde etkileyecektir. Synthesizerlerde sesin ilk oluşutuğu yer osilatördür. Çok çeşitli devreler osilatör görevi görebilir. Standart bir subtractive yada additive osiltörler haricinde, feedback yapan bir vca, filter veya bir delay modülü yada osilasyona girmiş random voltage generator, clock divider gibi kaynaklarda oscilatör olarak kullanılabilmekte ve kulağımızın duyabildiği yüksek frekanslar üretilebilmektedir.
Sentez teknikleri ise bu osilatorleri miksleyerek yada birbirlerini modüle ederek yarattığımız sesleri tanımlamanın bir yoludur. Geçmisten bugüne kadar gelmiş ortalama temel olarak 20 ve üzeri sentez tekniği bulunmaktadır. Ayrıca bunlarında haricinde bir bu kadar da advanced patch teknikleri bulunmaktadır. Sentez teknikleri yazmış olduğunuz melodi üzerinde duyumunuzu ciddi ölçüde değiştirir. Sentez teknilerini bilmek aklınızdaki sese nasıl daha doğru ve kolay gidebileceginizi bilmenizi sağlar. Duyduğunuz sesleri tarif ve ifade edebilmenizi sağlar. Bir janranın hangi sentez tekniklerinden ve onların kombinasyonundan oluştuğunu anlamanızı sağlar. Sesleri müzik içinde daha dogru konumladırmanızı sağlar. Bu teknikler (subtractive bir alet ise) yaptığınız patch’i başka bir subtractive synthesizerda (yada bu yapıya uyabilecek bir synthesizerda) çok yakın belki birebir aynı halini kurabilmenizi sağlar. Yada ayni şekilde bir davul makinasında duyduğunuz bir kick’i bir monophonic synthesizer plug-in’inde çok benzerini programlayabilirsiniz. Burada hesaplaması zor degişkenler ve envelope lerın curve’lerinin farklılıkları, envelope’nin çalişma hızları yada vca’nın açılıp kapanma hızı, curve’i, filterin kaç db ve nasıl bir curve ile frekansları kestiği, resonansının karakteri, osilatörün wavefomlarının curve'leri gibi durumlarda devreye giriyor. Tüm synthlerin birbirleri arasındaki küçük farkları ve renk farklılıklarını duyduğunuz andan itibaren zaten bütün synthleri satın almak istiyorsunuz. Elektronik müzik için müzikteki armoni kadar synthesizerler sentez teknikleri konusunda bilgili olmanızda cok önemlidir. Synthesizeri ve sentez tekniklerini "bir kompozitörsünüz ve önünüzde de bir senfoni orkestrasi var" gibi düşünebilirsiniz. Yazdığınız melodiyi nasıl bir tınıda duyacağınız ise tamamen size kalmış.